3D tasarım,
3D Reklam
3d
görselleştirme, mimari proje,
Dış Cephe
Tasarımı + (İmalat Projesi)+ proje uygulama
Mağaza
Tasarımı+proje uygulama
Konut
Tasarımı
Cafe – Bar
Tasarımı+proje uygulama
Fuar Stand
Tasarımı
Mobilya
Tasarımı
Alanlarındaki
projeleriniz Autocad, 3ds max, V-Ray, Photoshop, Corel draw, programları kullanılarak profesyonel bir ekiple oluşturulur.
– İnşaat
projelendirme, imalat planı
-Kaliteli
malzeme
-Uygun fiyat
, zamanında teslim proje
Şantiye
takip, yurt içi ve yurtdışı seyahat
imkanlarımız vardır.
Hizmetler
3 boyutlu
Modelleme ve Tanıtım, Montaj, Reklam,
görsel tur Animasyonları, endustriel ürünleriniz birebir ölçülerde ve gerçekci
olarak modellenir. ve hatta imalatcı ortak firmalarımız aracılığı ile imal
edilir
REKLAMIN
AMACI
Reklam esas
itibariyle hedef aldığı tüketici kitlesi üzerinde belirli bir etki yaratmak ve
bu kitlenin düşünme ve alışkanlıklarını etkilemek yolu ile satın almaya
yönlendirmek ve işletmenin karlılığını arttırmak amacını taşır. İşletme,
malların tüketici nezdindeki fayda maliyet dengesini reklam yolu ile işletme
açısından daha karlı olacak biçime dönüştürmüş olur.
Yukarıdaki
amaca varabilmek için reklamın hedef aldığı tüketici kitlesine ulaşması,
mesajlarını bu kitleye verebilmesi gerekmektedir. Bu da reklamın öncelikle
iletişim amacını yerine getirmesiyle mümkün olabilir.
Bir iletişim
aracı olan reklam, sürecin tüm öğelerini bünyesinde toplamaktadır. Kaynak,
reklam veren kişi, kurum ya da kuruluştur. Çünkü bir firma tarafından bir
ürünün sadece üretilmesi satış için yeterli bir koşul değildir. Üretim,
fiyatlandırma, dağıtım kanalları vb. kadar önem taşıyan bir unsur da üretilen
malın, o malı hiç tanımayan hedef tüketici kitle tarafından tanınması,
özelliklerinin bilinmesi ve satın alma isteğinin sağlanmasıdır.
Reklamın
hedef aldığı tüketici kitlesinin doğru biçimde tanımlanması, reklamın
yaratıcılığına ait çalışmaların yeterli düzeyde, titizlikle ve olabildiğince,
özgün biçimde tasarlanması gerekmektedir. Reklamın iletişim amacı bilindiği
gibi tarafsız bir iletişim değil, tam tersine üretici tarafından bilinçli
olarak yönlendirilmiş, biçimlendirilmiş bir iletişimdir.
Reklamın
satış amacı kısa vadede ve uzun vadede olmak üzere iki biçimde görülür. Kısa
vadede reklam, tüketicileri motive ederek küçük bir zaman dilimi içerisinde o
mal ya da hizmeti satın almaya ikna etmeye çalışır. Uzun vadede ise firmalar
reklam sayesinde ürettikleri mal ya da hizmeti tanıtarak, tüketiciye getireceği
avantajlar ile yararları göstererek ya da ürüne karşı talep yaratmayı amaçlar.
Reklam, ister uzun vadede, isterse kısa vadede satış amacını taşısın, her iki
durumda da ortak noktalar bulmak mümkündür.
1. Tüketici
ya da aracıya bilgi vermek,
2. Mal ve
hizmetlerin tüketimini kısa ya da uzun dönemde arttırmak,
3. Toptan ve
perakendeci satıcıya yardımcı olmak,
4. Mal ya da
hizmete karşı talep yaratmak,
5. Talebin
yaracağı fiyat esnekliğini en aza indirmek.
Reklamın
önemini:
A- Genel
ekonomik açıdan,
B- Tüketici
açısından,
C-
İşletmeler açısından, incelemek yerinde olacaktır.
A) GENEL
EKONOMİK AÇIDAN REKLAMIN ÖNEMİ:
Marka ve
reklamı kullanmaktan vazgeçen sosyalist ülkelerin uygulamasına baktığımızda,
reklamın önemi açıkça göze çarpar. B ülkelerde daha sonra reklam ve marka
kullanma özendirilmiştir. Bu nedenle eski politika terkedilmiş ve reklamın
kullanımını içeren yeni politika uygulamaya konmuştur. Reklamın ekonomik açıdan
önemini görmek amacıyla bu politikaların incelenmesi yararlı olacaktır.
Reklam
kullanıldığı takdirde, yeni mamullerle ilgili bilgiler kısa sürede yayılır ve
böylece yenilikler özendirilir. Oysa bu tip ülkelerde eski politikaya göre yeni
mallar için genel talebi reklamla etkilemek mümkün olmadığından, yeni mallar
icat etmek için özendirici etmenlerde oluşamamaktadır.
Tüketicilerin
zamanından ve emeğinden tasarruf sağlayacak ve memleketin kıt kaynaklarını
koruyacak etkin bir pazarlama sistemi reklamın kullanılması ile imkan dahiline
girer.
Marka
kullanım olayının başlaması ile üreticiler kalite kontrolünde daha titiz
davranmak zorunda kalmışlardır. Yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı
sosyalist ülkeler şimdi “self service” mağazalarını kullanarak daha fazla malı
daha az emekle dağıtmaktadırlar.
Reklamın
ekonomik kalkınmaya en büyük yardımı, yeni ve geliştirilmiş mamüllerin ve
bunları üretecek tesislerin meydana çıkması için gerekli araştırma ve
geliştirmeye yatırım yapılmasını özendirmesidir. Yeni bir mamulün piyasaya
sürülmesinde önemle gözetilmesi gereken konulardan biri bu işin karlı olup
olmayacağını ve her şeyden evvel yatırımın karlı hale gelmesi için ne kadar
zamana gereksinim duyulduğunu saptamaktır. Özellikle mamulün kitlesel olarak
imal edildiği ve satıldığı durumlarda reklamın rolü son derece önemlidir. Eğer
mamul veya mamülde yapılan değişiklikler iyi ise tüketiciler ya ağızdan ağıza
ya da yüzyüze satış veya tutundurma faaliyetleri aracılığıyla er geç
duyulacaktır.
Ancak ulusal
bir piyasa yeni bir mamülü bu şekilde tanıtmak pek çok zaman alacak ve bu
sürede de yeni fabrikanın üretim nisbeten az kar getirici olacak dolayısıyla
yatırımın amortismanı gecikecektir. Daha da kötü bir olasılık geçen zamanın
rakiplere, benzeri mamülleri piyasaya sürmeleri fırsatını vermesidir.
Halbuki
reklam sayesinde yeni mamul dağıtıma hazır olur olmaz derhal tanıtılabileceği
için üretimi tam kapasitede yürütmek dolayısıyla üretim karlarını azamiye
çıkartmak ve yatırımı sürekli bir şekilde verimli kılmak mümkündür. Bir
yatırımı en çok özendiren şey yakın gelecekte kar vaadetmesidir. Reklamın malı
çabuk tanıtması özelliği hem yatırımın yapıldığı anla, kazanç getirmesi zamanı
arasındaki süreyi kısaltmakta hem de kar etme olasılığını arttırmaktadır.
Kitlesel
üretimde şiddetli rekabet ve gelişen teknoloji nedeniyle pazarlar ve mamuller
gittikçe daha belirsiz bir niteliğe bürünmekte böylece gerekli reklamın önemi
de artmaktadır. Modern bir sanayi kuruluşuna yapılan yatırımın büyük tutarlara
erişmesi kuruluşun tam kapasite ile bir an evvel çalışmasını gerektirir. Aksi
halde tam yatırımcı hem de ulusal kaynaklar etkin bir biçimde kullanılmadığı
için zarar görebilecektir. Sonuç olarak ekonomik sistem ne olursa olsun reklam
her durumda mevcut bütün mal hizmet türlerini tüketicilere tanıtan, bunların ne
olduğunu bildiren ve tüketicilere harcamalarında tutarlı bir seçim yapabilmesi
için gerekli olan diğer bilgileri veren etkin bir haberleşme aracıdır.
B) TÜKETİCİ
AÇISINDAN REKLAMIN ÖNEMİ:
Firma
açısından olduğu kadar, reklama maruz kalan tüketici açısından da reklamın
önemi büyüktür. Tüketici reklamı bilgi kaynağı olarak kullanılmaktadır. Reklam
yoluyla tüketici pazarda neyin bulunduğunu, satın alma gücünü nasıl
değerlendireceğini ve hatta sunulan seçenekleri kabul veya red özgürlüğünü
kullanmayı, öğrenebilmektedir. Ayrıca tüketici açısından reklam, zaman
tasarrufu sağlayan bir araç olarak önem taşır.
Toplumun
ekonomik ve sosyal gelişmesine paralel olarak tüketicinin bilgi ihtiyacı ve bu
bilgiyi elde etmek için harcanan zaman gittikçe önem kazanmaktadır. Reklam
tüketicinin hızlı ve ucuz bir biçimde bilgi edinme ihtiyacını karşılayarak
hizmet verebilmektedir. Bundan başka tüketici reklamı yapanın kalite göstergesi
olarak da kullanmaktadır.
C)
İŞLETMELER AÇISINDAN REKLAMIN ÖNEMİ:
İşletmeler
açısından reklamın öneminin üzerinde durmadan önce piyasa mekanizması veya
pazar adını verdiğimiz, alıcı ve satıcının karşılaşabildiği organizasyondan
bahsetmek yerinde olacaktır. Piyasa mekanizması, piyasa koşullarını içine alan
kapsayıcı, bir kavramdır. Pazarları farklılaştıran belirleyici unsun ise
rekabettir. Rekabet unsurunu dikkate alarak pazarları incelendiğimizde iki
farklı ekonomik örgütlenme uç örnekler olarak karşımıza çıkar, uç örnekler
olarak karşımıza çıkar. Uç örnekler “tekel” ve “tam rekabet” biçimleridir.
Fakat bu biçimlerin gerçekte çok az örneklerinin yaşandığını görmekteyiz.
Yaşamdaki
ekonomik örgütlenmeler ise bu uç örnekler arasında bir yerde bulunmaktadır.
Oligopol adı verilen, bazıları çok büyük olabilen az sayıdaki firmanın egemen
olduğu bir ekonomik örgütlenme başta Amerika’da olmak üzere pek çok ülkede ve
Türkiye’de gözlenmektedir. Geleneksel olarak rekabete yakın koşulların egemen
olduğu piyasalarda, reklam faaliyetlerinin yoğunluğu bir hayli düşüktür. Buna
karşın az sayıda firmanın egemen olduğu oligopol piyasalarında, satış
maliyetleri toplam maliyetin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Burada reklam
faaliyetlerinin yoğunluğu dikkat çekicidir. Böylesi bir piyasada var olan
firmalar satış gayretine ve özellikle reklama büyük meblağlar ödemek
durumundadırlar.
Firmalar,
piyasa payını koruma stratejisini benimseyince fiyat dışı rekabet adı verilen
bir takım politikalar önem taşımaktadır. Firmalar büyüdükçe ve piyasa payları
arttıkça daha çok reklama başvurmaktadırlar. Firmalar açısından tüketiciye
ulaşmanın en verimli, en hesaplı yoludur. Reklam rekabet unsurunun en belirgin
ögesidir. Ve yine reklam satışları arttırıp üretim kapasitesini genişletir ki bu
da firmaların büyümeleri anlamını taşımaktadır.
Reklamın
Etkileri
Reklamlar
gündelik yaşantımızın adeta bir parçası durumuna gelmişlerdir. Bu durum,
reklamın, ekonomik, toplumsal etkileri ve yararlı olup olmadığı tartışmalarını
da beraberinde getirmiştir. Reklam üzerindeki bu tartışmalara ekonomistler,
işletmeciler, pazarlamacılar, reklamcılar vb. yanı sıra siyasetçiler,
tüketiciler, sosyologlar, psikologlar, tıp adamları vb.nin de katıldıkları
görülmektedir. Sonuçta da reklamın denetlenmesi, sınırlandırılması ve hatta
zaman zaman yasaklanması dahi söz konusu olabilmektedir.
Reklam
yoluyla insanların doğal arzularının tahrip edildiği, gereksinim duymadıkları
şeyleri satın almaya yönlendirildikleri, gereksinim duydukları ürünler hakkında
ise yanlış bilgilendirildikleri, duygularıyla oynandığı, reklam bombardımanıyla
bıkkınlık yaratıldığı, ekonomik kaynakların boşa harcandığı, reklamın
maliyetleri arttırdığı ve dolayısıyla fiyat artışlarına neden olduğu, ağır
reklam giderleri nedeniyle yeni işletmelerin pazara girme özgürlüklerinin
engellendiği ve taraflı reklamlarla belli marka ürünlere bağımlılık yaratılarak
rekabete yer vermeyen pazar durumları sonucu tekelleşme yaratıldığı vb. ileri
sürülmektedir.
Buna
karşılık reklamın talep yaratarak ve var olan talebi arttırarak üretim artışına
neden olduğu, ve bunun bir sonucu olarak da istihdamın ve refah düzeyinin
yükselmesine, diğer bir sonucu olarak birim maliyetlerini düşürerek ve rekabet
ortamını canlandırarak fiyat indirimlerine yol açtığı, yeniliklerin
çoğalmasına, ürün türlerinin artmasına, kalitenin yükselmesine katkıda bulunduğu,
tüketicilere çeşitli alternatifler arasından seçim yapma olanağı verdiği,
bilgilendirici ve eğlendirici olduğu da bir gerçektir.
Reklama
getirilen en önemli eleştirilerden biri de sosyal gruplar arasında kıskançlık
yarattığı ve bu kıskançlığı körüklediğidir. İşsiz ve dar gelirli insan
sayısının yüksek olduğu ülkemizde lüks tüketim mallarının reklamlarının
yapılması toplumsal açıdan sakıncalı bulunmaktadır. Oysa bu tür ürünlerin
reklamı yapılsın ya da yapılmasın sosyal gruplar arasındaki farklılıklar her zaman
olacaktır. Bunun yanı sıra reklamın sosyal gruplar arası refah farkını azaltıcı
etkileri olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.
Reklamın
kültürü ve dili yozlaştırdığı, çocukları olumsuz yönde etkileyerek gerçekte
gereksinimleri olmayan ürünlere yönelttiği, anne ve babaları zor durumda
bıraktığı, kötü beslenme alışkanlıkları yaratarak sağlıklarını bozduğu, onların
doğal saflıklarını ve bağlılık duygularını istismar ettiği, reklamda kadın
unsurunun ise ya sadece cinsel obje ya da ev hanımı şeklinde kullanıldığı, ev
işinden başka bir şeyden anlamayan bireyler olarak sunuldukları da ileri
sürülmektedir.
Bu tür
eleştirilere karşılık olarak reklamcılar da kendilerini şöyle savunmaktadırlar;
reklam ana işlevi gereği anlaşılır olmak zorundadır. Bu nedenle reklamda halkın
konuştuğu dile yer verilmelidir. Reklamdaki kelime oyunları ise, reklamı canlı
ve eğlendirici kılma amacıyla yapılmaktadır. Çocukların reklamdan etkilenmeleri
ise kısa süreli ve geçicidir. Çocuklar reklamlardan çok yaşıtlarından, mağaza
vitrinlerinden, market raflarındaki çekici ambalajlı ürünlerden vb.
etkilenmektedirler ve çevrelerindeki büyüklere, aile bireylerine özenme
çocuklarda istek yaratan unsurlardır.
Çocukları
istismar etmeye yönelik reklamlar zaten bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de
çeşitli düzenlemelerle denetim altındadır. Çocukların beslenme alışkanlıkları
ile ilgili esas sorun ise, reklama değil aileye ve eğitim sistemine aittir.
Reklamda kadın unsurunun kullanılması ise, özellikle tüketim ürünlerinin satın
alınmasında marka tercihini ve alış verişi yapanın ev kadını olmasından
kaynaklanır.
Reklam
yararlıdır ya da zararlıdır diye kesin bir yargıya varmak yanlıştır. Bu durum
adam öldürdü diye katili değil, silahı yargılamaya benzer. Çünkü reklam bir
araçtır ve onu iyiye ya da kötüye kullanmak bizlerin elindedir. Uyuşturucu ile
mücadele, aile planlaması, trafik eğitimi, çevre temizliği, okuma alışkanlığı
vb. pek çok sosyal kampanyanın başarıya ulaşmasında reklamın ne kadar önemli
bir rol oynadığı göz ardı edilmemelidir.
O halde
reklamcı ekonomik sorumluluğunun yanı sıra toplumsal sorumluluğun da bilincine
vararak, mesleğine saygınlık kazandırmak ve bunu devam ettirmek üzere uzun
vadede toplumun yaşam kalitesini yükseltici yönde uğraş vermelidir. Bunu
yaparken de toplum koşullarına uygun, çağdaş toplumsal ve ahlaki sorumluluk
düşüncesi geliştirmesi ve uygulaması kaçınılmaz olacaktır.