18 Temmuz 2017 Salı

Kişisel Gelişime İnovasyon Bakışı

BİR

Yenilik üretmenin tekniklerinden birisi, ilgisiz gibi görünen yaşamsal alan ve konular arasında yeni ilişkiler ve eklemlemeler kurabilmektir. İki farklı unsuru birbiri içine geçirerek (birlikte yoğurarak) farklı ve çoklu tatminler sağlayan çözüm ve yaklaşımlar üretilebilir. Kolayca kavranması için günlük yaşamdan bir örnek vereyim. Örneğin çaydanlık ile kahvaltıda çay veya kahve içmek için su ısıtıyorsunuz. Diğer yandan ekmek kızartıcı için de ısı üretiyorsunuz. Bu iki cihazın özelliklerini birleştirerek ve ısıdan (dolayısıyla elektrik enerjisinden ve kullanım mekânından) tasarruf edecek yeni bir ekmek kızartabilen çaydanlık geliştirebilirsiniz. Böylece iki farklı kullanımı eklemleyerek yenilik yaratmış (inovasyon yapmış) olursunuz. Buna benzer inovasyon örneklerini günlük yaşamımızda sıklıkla görmeye başladık.


Kişisel Gelişim ve İnovasyon

Kişisel gelişim 20’nci yüzyılın son yarısından bu yana giderek daha fazla ilgi gören bir konu oldu. Bu alan insanların kendilerini bedensel olarak geliştirmelerinden düşünsel ve duygusal olarak daha iyi hissetmeleri sağlayacak faaliyetlere kadar çok zengin bir çeşitlilik gösteriyor. Hemen her kültüre ait deneyimler ve ritüeller yeni çağın bilgi birikimi ile birlikte kişisel gelişim olarak servis ediliyor. Bunlardan bazıları geçmişin ritüellerini tekrar etmeye çalışırken, kimileri tıp temelli daha bilimsel görünümlü yaklaşımları deniyor.

Kişisel Gelişime İnovasyon Bakışı
Yenilik, yenilikçilik ya da yenileşim olarak Türkçeleştirdiğimiz inovasyon kavramı, basit olarak “kazandıran yenilik” olarak yorumlanıyor. Ekonomik bir işletmede inovasyonu kazanç ve kâr üzerinden değerlendiriyoruz. Sivil toplum alanında ise yaşam çevresine daha kaliteli ve yaygın hizmet vermenin iyileştirilmesi olarak bakabiliriz. Acaba doğrudan bireyi hedef alan kişisel gelişim açısından inovasyon ne anlama gelir? Kişisel gelişim olgusunu inovasyon bakış açısından nasıl değerlendirebiliriz?


İnovasyon Faktörleri

Bir cismi hareket ettirmeniz için ona dolaylı veya dolaysız bir kuvvet uygulamanız (veya bir kuvvetin etkisi altında kalmasını sağlamanız) gerekir. İnovasyon için bu ‘kuvvet’ seçeneklerinden birisi tutkudur. Eğer kişi bireysel değişim ve gelişim konusunda (yaşamsal alanlardan herhangi birinde) kendisini tutkulu hissediyorsa, daha ‘gelişmiş’ olabilmek için bir ‘kuvvetin’ etkisini oluşturmuş demektir. Kişisel gelişim alanı yurt dışında çalışmak veya dünya seyahatine çıkmak için bir dil öğrenmek olabileceği gibi bir spor dalında kendini geliştirmek veya fiziksel olarak sağlıklı bir bedene sahip olmak da olabilir. Ama ‘işin’ peşinden gitmeyi sürekli hale getirecek bir tutkunun varlığı gerekli görünüyor.

Kişisel Gelişime İnovasyon Bakışı
Türkçede zor durumun içinden çıkılması gereken son anını anlatmak üzere kullandığımız “yumurta kapıya dayanınca” şeklinde bir deyim var. Bu deyim, artık daha fazla kaçınılması mümkün olmayan bir durumu temsil eder. Pek çok insan böyle durumlarda kendisinin çok yaratıcı, yenilikçi ve hızlı çözümler üretebildiğini iddia eder. İşi son dakikaya bırakma tembelliğini (ya da kötü alışkanlığını) bir yana bırakırsak; kaçınılmazlık olarak ifade edebileceğimiz durum, tutku gibi önemli inovasyon faktörlerinden birisidir. İnovasyonun mevcut durumun artık daha fazla devam edemediği ve kaçınılmaz olarak yeni bir ‘şeyler’ bulup çıkarmanın gerektiği hallerde gündeme geldiğini örnekleyebiliriz. Muhtemelen kişisel gelişimi motive eden ve başarıya doğru sürdürülebilir kılan başlıca faktörlerden birisi kaçınılmazlık olabilir. Değişim kaçınılmaz olmadığında, çoğu zaman bir eğlence olarak görülüyor ve sürdürülebilir olmuyor. Bu nedenle kişinin kendi gelişiminde ‘yumurtanın kapıya dayandığı’ halleri doğru gözlemleyebilmesi gerekiyor. Keza; kişisel gelişim hizmetleri sunan (danışman, mentor, koç gibi) uzmanların da hizmeti alacak olan kişinin ‘tutku ve kaçınılmazlık’ şartlarını iyi gözlemlemesi ve doğru yorumlaması vazgeçilmezdir.

İKİ

Hiç kimse bireyin yakın ve uzak çevresini oluşturan bir ekosistemde yaşadığını kabul etmeyen bir görüş belirtmez. Biliriz ki; bireyi kuşatan ekosistem onu şekillendirebilecek bazı etkiler yaratır. Değişik yaşam çevrelerinin insanları farklı etkilemesi yanında herkesin daha baştan itibaren geliştirdiği bir kişisel içsellik var. Her birimiz farklıyız; farklı çevrelerde –kaynaklar, kısıtlar ve sınırlar içinde– kendimizi oluşturuyoruz. Farklılık birey olmanın temel özelliklerinden birisi olduğuna göre kişisel gelişim adını verdiğimiz beklenti, plan ve programların da bu farklılık gerçeğini dikkate alması gerekir. İnovasyon, “kazandıran yenilik” olmanın yanında –Gijs Van Wulfen’in((Gijs Van Wulfen, “The Innovation Expedition“, 2013, Türkçesi: Optimist Yayınları, Aralık 2014”)) de belirttiği gibi– “ya bir şeyleri farklı yapmak ya da farklı şeyler yapmaktır.” Gerçekten inovasyonun temel güdülerinden birisi farklılaşmadır. Böylece kişisel gelişim ve inovasyonun ortak ‘farklılık – farklılaşma’ olgusu bir kez daha karşımıza çıkıyor.



Görev Olarak Kişisel Gelişim


“Zafer, her şeyi düzenli yapanı bekler.”
Dünyada her ne kadar ‘eski çağlarda’ yaşamaya devam etmeyi tercih eden kişi ve topluluklar var olsa da, bizi koşuşturmaya zorlayan bir değişim gerçeği var. Adeta değişimin hızı ve çeşitliliği yanında zamanın ruhu ile rekabet etmemiz gerekiyor. Aynı ekonomik ve sosyal pozisyon için yarıştığımız rakiplerin artması da yenileşme ve gelişim konusunda bizi odaklanmış davranmaya itekliyor. Durup dinlenmeye izin vermeyen değişim şartları, –aynen inovasyon konusunda olduğu gibi– kişisel gelişimi adeta başarılması gereken bir görev olarak tanımlıyor. Birey olarak gelişim konusunda ‘iyi performans’ gösteremediğimizde, ekosistemin çarkları arasında ezilme ve yok olma riski artıyor. Anlıyoruz ki; kişisel gelişim, günümüzde sadece bireysel bir tercih değil, bir görev anlayışı içinde ‘sistemin içinde var olmaya’ devam etmenin gereklerinden birisidir.
Dünya daha hızlı ve karmaşık hale geldikçe kendi başımıza bir sorunun veya konunun üstesinden gelme ihtimali de azalıyor. Daha çok ilişkiye, işbirliğine ve ortak çalışmaya ihtiyaç duyuyoruz. Herhangi bir konuda inovasyon yapmak için geçmişin hem bilim insanı hem de filozof olan akıllı bireyleri gibi, ‘işi’ masa başında ya da tek başına ‘yaşamın laboratuarında’ halletmemiz mümkün değil. Yaşadığımız çağ, kişisel gelişim de dâhil olmak üzere bir ‘takım çalışmasını’ gerekli kılıyor. Kişinin gelişimi konusunda hizmet veren –beceri geliştirme merkezleri yanında– çok sayıda danışmanlık, koçluk veya mentorluk kuruluşlarının hızla artmasının altında bu takım çalışması zorlayıcılığı yer alıyor.


Takım Halinde Plan ve Hazırlık

Takım çalışması olarak çerçeveleyebileceğimiz konunun bir diğer boyutu insanın karşılaştırarak öğrenme tarzından oluşuyor. Yaşam alanlarındaki seçenek sayısı arttıkça bireyin tek başına kıyaslama yapma ve karara varma becerileri yetersiz olmaya başlıyor. Başka kişi veya kuruluşlarla yapılan çalışmalarla yardım alan kişi kendisi için bir ilerleme yolu belirlemeye çalışıyor. Günümüzün koşuşturmalı yaşamında daha kısa zaman dilimlerinde daha fazla veriye ulaşmak ve bunlar arasında kıyaslamalar yapabilmek için sayıları ve türleri değişebilen destek takımlarına ihtiyacımız artıyor.

Dünya gerçekten her geçen gün klasik iktisadın anlattığı ‘sonsuz ihtiyaç, sınırlı kaynak’ modeline daha fazla benziyor. Eğer kısıtlı kaynaklarınızla zor bir dünyada yaşıyorsanız, bu durumda (aynen inovasyon konusunda olduğu gibi) yenileşme sağlayabilmek için sağlam bir plana ve doğru hazırlığa daha fazla ihtiyacınız var demektir. Plan ve hazırlık, bireyin kişisel gelişimi konusunda kendi liderliğini geliştirmesi olarak yorumlanabilir. Kalıcı ve sürdürülebilir başarılara yol açacak şans, gerekli planı ve hazırlığı yapmış olanların başına konacaktır. Kutup bölgelerinin keşfinde önemli çalışmalar yapan ve Güney Kutup noktasına ilk erişimi yapan Norveçli kaşif Roald Amundsen (1872-1928) zor yaşam şartlarında başarıyı şöyle tanımlıyor: “Zafer, her şeyi düzenli yapanı bekler.

ÜÇ

Kişisel gelişim konusundaki en ciddi engellerden birisi, bu sürecin yeterince ciddiye alınmamasıdır. Gerekli önem ve ağırlık verilmeden kişisel gelişim yoluna çıkıldığında, yarı yolda pes etmek veya vazgeçmek sık görülen durumlardan birisidir. İnovasyon için gerekli olan kaçınılmazlık, tutku ve görev ahlakı, kişisel gelişim sürecinde de yer almazsa muhtemelen başarı gelmeyecektir.



Odaklanma

Kişisel gelişimde (inovasyonda olduğu gibi) önceden belirlenen hedeflere ulaşmayı ve başarılı olmayı getirecek bir diğer faktör ise odaklanmadır. Şöyle bir örnek vereyim. Bir otomobili (vitesi ve freni boşa alarak) birkaç arkadaşınızın katılımıyla ileri doğru iteklediğinizde, kısa bir süre ilerleyen araba daha sonra duracaktır. Sizin ileri doğru kuvvet uygulamanıza karşılık veren lastiklerin zeminle sürtünmesi arabanın ilerleyişinin sona ermesine neden olur. Kişisel yaşam sürecinde de böyledir. Siz bireysel gelişiminiz için çaba verirken, çevrenizden bunu olumsuz etkileyen engellerle karşılaşacaksınız. Çabanızı ciddiye almayan yakınlarınız ve arkadaşlarınız, çevrede oluşan iş, günlük yaşam veya iklim temelli zorluklar, bedensel veya ruhsal sağlık durumunuz bunlardan bazıları olabilir.

Kısaca özetlediğim bu olumsuz şartları aşıp kişisel gelişim sürecinde ilerlemeyi sağlayan önemli faktör odaklanmadır. Odaklanma sayesinde gelişim hızınızı korur ve hedefe varma sürenizi kısaltırsınız. İnsanların davranış modelleri konusunda önemli ipuçları içeren Parkinson Kanunu şöyle der: “Eğer bir saatlik iş için üç saat süre verirseniz, o iş üç saatte biter.” Kişisel gelişim süresinin uzaması da benzer bir sonuç doğurur. Zaman uzadıkça performans düşer ve hedef bulanıklaşır. Odaklanma; hedefi net tutarken, hız konusunda yardımcı olur.


Azim

Azimli değilseniz, inovasyon sürecini başarı ile tamamlayamamanız yüksek ihtimal dâhilindedir. Kişisel gelişim sürecini başarıyla aşmamak için –bazılarını yukarıda saydığım– vardır. Eğer şikâyet etmek istiyorsanız, “dans etmemek adına orkestra tenekedir, parça kötüdür, pist dardır.” Bilim, sanat, sosyal disiplinler veya bireysel başarılar alanlarını incelendiğinizde, bu süreçlerde yer alanların neredeyse tümünün kaynak olarak eksiklikler, zayıflıklar ve engeller yaşadığını görürsünüz. Bunları aşmalarında en önemli faktör hedefi başarmak için azimli olmalarıdır. Kişisel gelişim süreci de –körü körüne olmasa da– azim gerektirir.

Eğer kişisel gelişimi bir oyun olarak kabul ediyorsanız, muhtemelen sizi eğlendirecek çok daha ‘iyi’ uğraşılar bulabilirsiniz. Kişisel gelişim işi, benzer ağırlıklarda kaçınılmazlık ve gönüllülük içerir. Ama bu sürece girdiğinizde, bir insan olarak kendinize karşı gerekli sorumluluğu da yüklenmiş olursunuz. Bu sorumluluk ruhu azimle birleştiğinde sizi beklediğinizin çok ötesinde başarılara ulaştırabilir.


Çok Yönlülük

Bir iş yerinde kahve makinesi veya su sebili, içecek ihtiyacını tatmin etmek üzere düzenlenmiş bir mekân oluşturur. İçecek sağlama bu ortamın hazırlanmasının ilk gerekçesidir. Ama bu mekân aynı zamanda iş konusunda 10-15 dakika gibi kısa bir sürelik ayaküstü sabah toplantısı yapmak için de kullanılabilir. Böylece tek bir kaynağı çoklu kullanımlı hale getiririz.


… kişisel gelişimi öngördüğümüzde, bunun çok yönlü olabileceği ihtimalini de aklımızda tutmamız gerekir. Çünkü yaşamın kendisi çok yönlü, çok boyutlu ve çok aktörlüdür.
Çok yönlülük özelliğini inovasyon projelerini değerlendirirken olumlu bir üstünlük olarak düşünürüz. Kişisel gelişim işinde de benzer yaklaşımı göstermek uygun olur. Örneğin kişisel gelişim süreci yeni teknolojileri öğrenmek ve yeni bilgiler edinmek için bir vesile olabilir. Keza; bu süreç yeni ilişkiler kurmak için de uygun bir fırsat yaratabilir. Kişisel gelişimin özü her ne kadar bireyi hedef alsa da, bireyin bir sosyal yaşam içinde yer alıyor olması bu sürece sosyallik boyutunu da katacaktır. Özetle; kişisel gelişimi öngördüğümüzde, bunun çok yönlü olabileceği ihtimalini de aklımızda tutmamız gerekir. Çünkü yaşamın kendisi çok yönlü, çok boyutlu ve çok aktörlüdür.