22 Eylül 2017 Cuma

Başarısız olmak dünyanın sonu değil

Tamer Ashraf
Kariyerinizle ilgili yaptığınız ve kendinizi kötü hissettiğiniz bir şey mi var? Sizin ya da çalıştığınız şirketin zarar etmesine yol açacak kararlar mı aldınız? Toplantıda patronunuza, İK uzmanına ya da potansiyel patronunuza yanlış bir şey mi söylediniz? Hala bununla ilgili içiniz daralıyor ve unutamıyor musunuz?
Geçmişi kurcalamak sadece canınızı sıkar. Bunu bildiğiniz halde yine de yaparsınız. Belki de yaptıklarınızı düşünmeli, kendinizi rahat hissedene kadar hatalarınızı gözden geçirmelisiniz böylece aynı hatayı bir daha tekrar etmezsiniz. Hatalarınızı gözden geçirmek normal bir şey. Duygularınızı inkar ederseniz durum daha da içinden çıkılamaz hale gelir. Bırakın içinizdekiler dışarı çıksın ve kaybolsun.
Ancak bazen öyle zaman olur ki başarısızlık duygularımızı dışa vurmamız birçoğumuz için zordur. Ama kariyer koçu ve mentor Deborah Brown’a göre şu 3 yolu izleyebilirsiniz.
1. Başarısız olmuş olabileceğinizi kabullenin
Sadece “olabileceğinizi” kabullenin çünkü kendimizle ilgili düşüncelerimiz gerçeğe çok da yakın olmayabilir. Biz yanlış yaptığımıza inanabiliriz ama bizi iyi tanıyanlar elimizden geleni yaptığımızı söyleyebilir. Maalesef, başkaları ne derse desin önce bizim buna inanmamız gerekir. Birçok durumda bizi üzen şeyi unutmak zordur çünkü üzüldüğümüzü kabul etmeyiz. Önemli olan öncelikle kabullenmektir. Tamam bir hata yaptınız, başınıza büyük işler açtınız ama bir de şöyle düşünün: önünüzde bütün veriler vardı ve siz o an o koşullarda alınabilecek en iyi kararı aldınız. Acınızı kendinize itiraf edin ki iyileşme sürecine başlayabilin.
2. Ne olduğunu unutun
Kariyerinize geri dönüp baktığınızda her şeyin bir nedeni olduğunu göreceksiniz. Bu nedenlerin bazıları açık seçik görülür bazılarınınsa hala üstü kapalıdır. Çalıştığınız bir iş sizi başka bir işe yönlendirdi, oradan da başka bir yere. Bunları baştan bekliyor muydunuz? Önemli olan kendinize güvenmeniz, doğru yolda olduğunuzu bilmeniz ve büyük resimde parçaları doğru yere koymanızdır. Geçmişte olanı artık değiştiremezsiniz ancak gelecekte neler olacağı sizin elinizde. Tabii ki kendinizi suçlamanız normal ama zamanınızı ve enerjinizi kendinizi suçlayarak harcamak sizce çözüm mü? Pozitif düşünmek zihninizi açacak, kariyerinize özgürlük getirecektir.
3. Bir şeyler yapın
Olanları bir tarafa bıraktığınızda artık geleceğe bakmanın zamanı gelmiştir. Bu kez farklı olarak ne yapacaksınız? Ne tür bir süreç izleyeceksiniz? Kariyerinizi yön verecek kitaplar mı okuyacaksınız, kursa mı gideceksiniz, profesyonel birinden yardım mı alacaksınız, nasıl bir temel kuracaksınız geleceğiniz için?
Amacınız kariyeriniz için gerekli gücü ve kontrolü toplamanız olmalıdır. Bir sonraki adımın ne olduğunu bilmeden adım atmak kolay değil ama yerinde saymaktan da iyi olduğu kesin. Hem biraz hareket herkese iyi gelir.
Hepimiz hata yapıyoruz, hiçbirimizin hata yapmaktan muafiyeti yok. Önemli olan hatalarımızla nasıl başa çıkabildiğimiz. Başına gelenlerden tüm dünyayı suçlayan sevimsiz biri mi olmayı tercih ederdiniz yoksa sorumluluk alıp yönünü ona göre belirleyen biri mi? Seçim sizin.


Hayallerine ulaşmak istiyorsun; peki kendine gerçekten inanıyor musun?

Tamer Ashraf/Kariyer Koçu
Uzun süredir iş arıyorsun ya da sevmediğin işini değiştirmek istiyorsun. Ancak yaptığın iş başvurularından ve girdiğin mülakatlardan istediğin sonucu alamıyorsun. Eğer aklından da sürekli, “Ne yaparsam yapayım iş bulamıyorum” düşüncesi geçiyorsa, bu yazı tam sana göre… Kariyer Koçu Tamer Akın, hayallerine ulaşmak isteyenlerin öncelikle kendilerine olan inançlarının tam olması gerektiğini belirtiyor ve yapılması gerekenleri sıralıyor.
Hayalindeki işe ulaşmak için benimle iletişime geçen kişilerde en sık karşılaştığım durum, kariyerlerinde bulundukları nokta nedeniyle son derece mutsuz olmaları ve ne istedikleri konusunda net olmamalarından kaynaklanan bir ikilem yaşamaları. Konunun kökenine indiğimizde bu durumun nedeninin, kişinin ailesinin etkisinde yaptığı üniversite tercihlerinin sonucunda, istemediği bir bölümü okuması ve sonrasında da sevmediği bir işi yapması ortaya çıkıyor. Buna bir de kendini yeterince tanımama, yaşam amacını ve değerlerini bilmeme durumu eklenince, kişinin rüzgar nereden eserse o yöne savrulması da kaçınılmaz oluyor. Deneyim eksikliği ya da geçiş yapılmak istenen alandaki deneyim ve bilgi yetersizliği de işe girmek veya işini değiştirmek isteyenlerin sonuç almalarını engelleyen inançlar olarak karşımıza çıkıyor.
Kendinize ne kadar inanıyorsunuz?
Kariyerinizin başında ya da ortasında da olsanız, yeni bir iş için adım attığınızda üzerinde çalışmanız gereken ilk konu, o işi yapabileceğinizle ilgili olarak önce kendinizi ikna etmiş ve buna tam olarak inanmış olmanız. Bu adımı atlayıp yeni işiniz için mülakatlara katıldığınızda, başvurduğunuz işle ilgili zihninizdeki soru işaretleri siz her ne kadar gizlemeye çalışsanız da su yüzüne çıkar ve görüştüğünüz kişi tarafından fark edilir. Bununla birlikte diğer önemli bir nokta da istediğiniz işe kavuşmak için ödeyeceğiniz bedele ne kadar hazır ve istekli olduğunuz konusu. Bu yolculukta bahanelere takılı kalmak, kolay yoldan iş sahibi olanları görüp hayıflanmak ve bir kurtarıcı beklemek de hayalinizdeki işe kavuşmayı son derece zorlaştıran diğer hususlardandır. Özellikle yeni mezun pek çok kişi, kendine fırsat verilirse başarılı işler ortaya koyacağını söyleyerek ve sorumluluğu işverene atarak kendini konunun dışında tutma çabası içinde yer alır. Bir ilana başvurup yanıt almayı beklemek ya da bir İK uzmanının görüşmeye çağırması için hiçbir şey yapmadan beklemek oldukça pasif bir yaklaşımdır ve sonuç almayı zorlaştırarak kişinin zaman kaybetmesine neden olur.
Gerçekten istekli misiniz?
Bir püf noktası daha vereyim: Hayalinizdeki şirkette çalışmak istediğiniz pozisyon için bir çalışan arayışı var ancak çeşitli nedenlerden şirketin bu işe alımıyla ilgili bir ilanı bulunmuyor. Bu durumdan haberdar olmanızın tek yolu ise o şirketin ilgili birimiyle iletişime geçmek ve istekliliğinizi göstermektir. İş arama ve değiştirme sürecindeki en güçlü silahınızın iyimserlik, pozitif bir yaklaşım ve yüksek motivasyon olduğunu aklınızdan çıkarmamanızda yarar var. Uzun süreli iş arayan kişilerde görülen düşük motivasyona bağlı isteksizlik, her ne yaparsa yapsın işe giremeyeceği inancı ve düşük özgüven, dış faktörlere gerek kalmaksızın kişinin kendi kalesine gol atmasına neden olur.

Sadece kariyerinin başındakilerde değil iş hayatında oldukça deneyimli olanlarda da hayalindeki işe ulaşamama durumu çok sık karşımıza çıkıyor. Üstelik kariyerinde belli bir noktaya gelmiş kişiler, bu statünün getirdiği maddi ve sosyal hakları kaybetmekten korktukları için yeni, onları mutlu edecek ve yıllardır hayalini kurdukları bir işte çalışmaya, sıfırdan başlama konusunda isteksiz davranıyorlar. Burada istediğimiz şeyi gerçekten ne kadar istediğimiz, o uğurda neleri göze alabileceğimiz unsuru devreye giriyor.
Kararlarınızın mutluluğunuzu ve başarınızı etkilediğini unutmayın
İsteklerimiz konusunda netleşebilmenin yolu kendimizle ilgili birtakım soruların cevaplarına sahip olmamızdan geçiyor. Bu konuların en başında hayatımızı üzerine inşa ettiğimiz değerlerimiz geliyor. Hepimiz hayatımızın her anında irili ufaklı pek çok karar almaktayız. Aldığımız bu kararlar hayatımızı şekillendirirken mutluluğumuz ve başarılarımız üzerinde de belirleyici oluyor. Bu kararları alırken farkında olsak da olmasak da sahip olduğumuz değerlere göre seçimler yapmaktayız. Bu nedenle kendi değerlerimizi bilmemiz durumunda, aldığımız kararların bizi hedefimize ulaştırıp ulaştırmayacağını öngörebilir ve hayatımıza yön verebiliriz.
Yaşam amacınızı bulun
Kendini tanıma yolculuğunda bir diğer önemli başlık yaşam amacımız. Bu konu genellikle üzerinde fazla düşünülmeyen, yeteri kadar önemsenmeyen hatta bazı insanlar tarafından varlığına inanılması güç spiritüel bir unsur olarak algılanmakta. Kimi insanlar da yaşam amacını mutlu olmak, iyi bir eş olmak, iyi bir insan olmak gibi ayrıntı içermeyen genel konular olarak görmekte. Her insan bu dünyada bir amaç üzerine bulunur. Hepimiz doğduğumuz andan itibaren bu amaca sahibiz. Gerek iş gerekse özel yaşamımızda fark yaratan nokta ise başarılı insanların küçük yaşlardan itibaren bu amacı öğrenip buna uygun bir yaşam sürmelerinden kaynaklanıyor.
Ne istediğinizi bilin
Kendimizi tanıma konusunda eksiklerimiz olduğu durumda ne istediğimiz konusu da bir türlü netleşmiyor. İnanılmaz bir zaman ve enerji kaybına neden olan deneme yanılma yöntemiyle hayalimizdeki işi bulmaya çalışıyoruz. Bu yolcukta da çoğunlukla motivasyonumuz düşüyor ve pes ettiğimiz noktada sahip olduğumuz işle yaşamımıza devam etmek zorunda kalıyoruz. Kimi zaman da hayatımızın diğer alanlarındaki eksikliklerine bağlı olarak işten beklentilerimiz öyle aşırı ve işin odağının dışında bir noktaya geliyor ki kendimizi farkında olmadan ya sevmediğimiz işlerde çalışmaya ya da hiç çalışmamaya mahkum ediyoruz. Madalyonun diğer tarafında da çalışmak istediğimiz şirketten ütopik beklentilere sahipken kendimizin şirkete sunacakları konusunda aynı derecede bonkör davranmadığınızı görmekteyiz. Örneğin, size göre alanında dünyanın en iyi şirketinde çalışmak isteyip de bulunduğunuz şehri veya ülkeyi terk etmeyi göze alamıyorsanız o şirkette çalışma konusunda istekliliğinizi tekrar gözden geçirmenizde yarar var. Hayatta genel prensip olarak, sürekli başkalarından birtakım menfaatler talep ederek alıcı konumunda olmak yerine karşınızdakine sunabileceğiniz faydalara odaklanıp, verici konumda olarak isteklerinize daha kolay ulaşabilirsiniz.
Sahip olmadığınız her yetkinliği yeni bir şey öğrenme fırsatına çevirin
Hayalimizdeki işe kavuşma noktasında bir diğer önemli başlık, kendimizle ilgili inançlarımız. Yeni bir iş başvurusunda bulunurken, şirketin ilanda paylaştığı özellikler eğer bizde yoksa zihnimizde olumsuz düşünceler dolaşmaya başlıyor. Örneğin; ilgili alanda tecrübem ve bilgim yetersiz, İngilizce ve bilgisayar bilgimden emin değilim, yaşım bu iş için uygun değil şeklinde inançlarımız olabiliyor. Her şeyin çok hızlı değiştiği bir dönemde yaşıyoruz. Bununla birlikte sahip olmadığımız her beceri ve yetkinlik bizim için yeni bir öğrenme fırsatıdır. İnternette eğitim portallarının sayısının artması ve çeşitlenmesiyle birlikte hemen her konuda kolaylıkla bilgi sahibi olup kendimizi geliştirme fırsatımız bulunuyor. Bu sebeple şu anda bir konuda deneyimimizin olmaması o işi öğrenemeyeceğimiz ve yapamayacağımız anlamına gelmiyor. Tabi burada kişinin kendi markasını pazarlamayı bilmesi de çok büyük bir önem taşıyor. Dünyanın en iyi üniversitelerinden de mezun olsanız, iyi bir iş deneyiminiz de olsa, işin gerektirdiği yetkinliklere de sahip olsanız eğer kendi markanızı pazarlama konusunda eksiğiniz varsa hayalinizdeki işe kavuşmanız oldukça zor olabilir.
Konuyu toparlayacak olursak, hayalimizdeki işe ulaşmak için öncelikle;
Kendimizi tanımalı; kişisel özelliklerimiz, değerlerimiz, yaşam amacımız konusunda bilgi sahibi olmalıyız.
Sonrasında bunlara uygun meslekleri araştırmalı, özellikle lise ve üniversite dönemlerini iyi değerlendirerek o meslekleri deneyimlemeliyiz.

Siz ne istediğiniz konusunda net olduktan sonra hiç ummadığınız kişilerin tahmin edemeyeceğiniz şekillerde size yardımcı olmak için çabaladığını göreceksiniz. Gerek değerleriniz gerekse yaşam amacınızın tespitiyle ilgili kendiniz de çeşitli kaynaklardan araştırarak ve okuyarak çalışmalar yapabileceğiniz gibi bir uzmandan destek alarak çok kısa sürede bu konularda netleşebilir ve hayalinizdeki işe en kısa zamanda kavuşabilirsiniz.

5 Eylül 2017 Salı

E-ticarette 2018 hedefi 170 milyar tl

Türkiye'de e-ticaret sektörü son 3 yılda ortalama yüzde 50 büyüdü.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye e-Ticaret Sektör Meclisi Toplantısı'ndaki konuşmasında, dünyada ve Türkiye'de e-ticaret sektörünün çok hızlı büyüdüğünü belirterek, bu yeni yapının ekonominin büyüme dinamiklerinde de kalıcı değişiklikleri oluşturduğunu söyledi.

Geleceği öngören ticaret aktörlerinin hamlelerini internet üzerinden yaptığına dikkati çeken Tüfenkci, "Bu dönüşüm süreci ekonomimiz için iş dünyamıza fırsatlar sunuyor. Bu fırsatları değerlendirebilmek için kamu ve iş dünyası olarak birlikte hareket etmemiz önem arz ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tüfenkci, e-ticaret sektörünün Türkiye'de son 3 yılda ortalama yüzde 50 büyüdüğünü vurgulayarak, bu büyümenin pazarlama yöntemlerinin değişmesiyle gerçekleştiğini aktardı. Tüfenkçi, e-ticaret tekniklerinin Türkiye'de de giderek önem kazandığına işaret ederek, "Başta tüketiciler olmak üzere, bu sektördeki tüm aktörlerin güvenini inşa edecek düzenlemeleri hayat geçirmek stratejik bir önem taşımaktadır." dedi.

- "e-ticarette 2018 hedefi 170 milyar lira"
Tüfenkci, Bankalararası Kart Merkezi verilerine göre, internetten yapılan kartlı ödeme tutarının 2015'te 55 milyar lira olduğunu belirterek, "2016 ağustosa kadar olan süreçte bu tutar yaklaşık 45 milyar liraya ulaşmış bulunmaktadır. e-ticarete ilişkin 2018 hedefleri ve öngörüleri 170 milyar liradır. 2023 hedefimiz ise bu anlamda 350 milyar liralık bir ticaret hacmine sahip olmaktır." ifadelerini kullandı.
İşletmeden işletmeye e-ticaretin dünyada büyük bir artış gösterdiğini, ancak Türkiye'de istenilen boyutta olmadığını ifade eden Tüfenkci, şirketlerin önünü açmak, vatandaşları e-ticarete yönlendirmek, güven ortamı oluşturmak için yaptıkları yasal düzenlemelere ilişkin bilgi verdi.

- e-ticarette bildirim yükümlülüğü
Tüfenkci, e-ticarete yönelik verilerin düzenli tutulabilmesi için bir sistem kurulması gerektiğini söyledi. Bu kapsamda, veri ve göstergelerin sürekli şekilde değerlendirilmesi ve takip edilmesi için e-ticarette bildirim yükümlülükleri hakkında tebliğ taslağı hazırladıklarını hatırlatan Tüfenkci, taslağın 22 Eylül itibarıyla görüşe açıldığını dile getirdi.
Tüfenkci, yapılan düzenlemeyle e-ticaret faaliyetinde bulunan işletmelerin bilgilerini Bakanlık nezdinde kurulacak Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi'ne (ETBİS) bildirmelerinin sağlanacağını belirtti. Vatandaşların alışveriş alışkanlıklarının tespitine yönelik herhangi bir bildirim yükümlülüğünün kesinlikle getirilmeyeceğine dikkati çeken Tüfenkci, "Tüketicilerimizin internet üzerinde hangi ürünleri aldığını belirlemek gibi bir amacımız kesinlikle bulunmamaktadır." dedi.
Bakan Tüfenkci, güvenlik, gizlilik ve hizmet kalitesi konularında yaşanan endişelerin giderilmesi için Güven Damgası Sistemi'nin kurulacağını ifade ederek, Türkiye genelinde e-ticaretin geliştirilmesi projesini başlattıklarını ve kurulacak sektör meclisinin bu amaca hizmet edeceğini bildirdi.

- "İnternette çok laf, az iş üretiyoruz"
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da e-Ticaret Meclisinin ilk toplantısının yeni ekonominin lokomotifi olan e-ticarette sektörel birliği sağlamak adına önemli bir adım olacağını belirtti. Sektör meclislerinin, önde gelen firma, dernek ve kamu kurumu temsilcilerini bir araya getirdiğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, özel sektör ile kamu idaresinin sektörün sorunlarını çözmek için birlikte çalıştıklarını dile getirdi. Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin e-ticaret konusunda yolun başında olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Toplam perakende ticaretin sadece yüzde 2'si elektronik mecradan yapılıyor. Her 10 kredi kartından sadece 1,2'si internetten alışveriş için kullanılmış. Gelişmiş ülkelerde online perakendenin toplam içindeki payı yüzde 10'un üzerinde. Bugün için gerideyiz, ama aradaki farkı hızla kapatabiliriz. İnternet bağlantısı yaygınlığı kalitesi ve akıllı telefon kullanım oranlarında Batı ülkelerine benziyoruz. Nüfusun yüzde 90'ı mobil bağlantıya sahip, ama internette çok laf, az iş üretiyoruz. Facebook kullanıcı sayısında 6'ncıyız, Instagram kullanıcı sayısında 4'üncüyüz, ancak internetin sunduğu fırsattan tam olarak faydalanamıyoruz."
Dünya Değerler Anketi’ne göre başka insanlara güvenenlerin oranının Türkiye'de yüzde 8, ABD'de yüzde 37 olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, bu güvensizliğin e-ticaretin gelişmesini engellediğini