20 Haziran 2017 Salı

SOSYAL MEDYA REKLAMCILIK

SOSYAL MEDYA REKLAMCILIK


Küçük ya da büyük olsun bütün işletmelerin gözleri, kulakları, elleri, ayakları yani insanlar gibi duyu organları olmalı.
Pazara çıktığında insanlar gibi görmeli, duymalı, dokunmalı. Örneğin iyi bir yönetici çalışanlarının sesini bir kilometre uzaktan tanıyabilmeli, bir satışçı müşterilerinin istek şarkılarına eşlik edebilmeli ve en önemlisi işletmeler arada bir rakiplerinin pişirdiği yemekleri de yemeli.
Peki bunlar yeter mi? Yok, yetmez. Tüm bunların üstüne bir de sağlığına dikkat etmeli. Kütük gibi olursa, çalışanların beli, çok gevşek olursa yöneticilerin başı ağrır.
O zaman, sert ya da yumuşak değil, esnek olmalı. Çalışanlar her sabah güne esneme hareketleriyle başlamalı. Bir işletme için büyümek değil en önemli mesele.
Çünkü kimi işletmeler büyümeye çalışırken, kimi de küçülme derdinde. Esnek bir işletmeyse gerektiği zaman gerilir, sivrilir, büyür, gerektiğinde yumuşar, küçülür. Çok önemli bir istatistik -ve tamamen uydurma- iyi bir işletme yılda tam on dört kere değişebilmeli. Çakallarla kurtların devri bitti artık, bukalemun gibi koşullar değişince kendisi de değişenler revaçta.
Bu devirde kafasını dizine, ayaklarını da poposuna değdiremeyen işletmeler için ekmek aslanın ağzında.Buraya kadar her şey tamamsa devam ediyoruz. Evet, işini çok iyi yaptın, esneme hareketlerin fena değil, ahlakına da kimse toz konduramaz ama biraz da gösteriş lazım. Pembe bir fularla ortalarda dolaşamam diyorsan en azından hafif bir makyaj, sıcak bir gülümsemeyi düşünebilirsin.
Ama gülüşün sana ait olsun, çünkü sen farklısın. Eğer değilsen, hemen farklı olmalısın.
Peki hiç düşündün mü, patron neden müşterilere ya da çalışanlara ‘dükkân senin’ der?
Çünkü herkes kendi dükkânından alış veriş yapmayı ister de ondan. Yani benim manavım olsa gidip başka yerden kabak alır mıyım?
Nasıl başladın, nerelerden geldin, nereye gidiyorsun?
Hepsi için bir hikâyen olsun.
Çünkü sadece hikâyeler akılda kalır. Benim ürünüm böyle iyi, benim hizmetim şöyle güzel demenin modası geçti.
Artık storytelling yani hikâye anlatma çağındayız.Elbette kendini bizden iyi tanıyorsun ama öyle bir şey daha var ki onu sadece ama sadece sen biliyorsun.
Belki bugün bize, sana nasıl yardım edebileceğimizi öğretebilirsin.
Süper bir ürününüz var.
Güzel bir web sayfası da hazırladınız...
Hatırı sayılır da ziyaretçiniz oldu.
Her şey tıkırında gidiyor, keyfinize de diyecek yok.
Fakat, sayfanızdaki trafik yoğunluğuna rağmen satışlarınız beklediğiniz gibi artmadı.
Pekiiii... Sebebi?...
Sadece yazı ve grafikler pek çok müşteri için yeterli değildir. Hatta sıkıcı olabilir.
Araştırmalara göre gelen ziyaretçiyi 5.7 saniyede ürününüzle ilgilenmeye ikna etmelisiniz.
Bu 5.7 saniyeyi iyi değerlendiremezseniz onları sonsuza kadar kaybedebilirsiniz.
Keşke, ürününüzün onlara faydasını kısa sürede anlatabilseydiniz. Kesin alırlardı.Acaba sizi dinlemelerini sağlayacak gizli bir formül var mı ?Kesinlikle var. Video...Ama herhangi bir video değil, animasyonlu, eğlenceli bir video.
Animasyon videolar diğerlerine göre 300 kat daha fazla seyrediliyor.Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, çok yakında internet trafiğinin neredeyse yüzde doksanı video olacak.
En kısa zamanda ziyaretçilerinizin gözünü kırpmadan zevkle izleyecekleri, hatta herkesle paylaşabilecekleri bir animasyon tanıtım videosu hazırlayın.
Internette satışları arttırmanın. En etkili yollarından biri güzel videoları kullanarak reklam yapmak.