9 Ocak 2018 Salı

Öğrenci ve yeni mezunlar nasıl özgeçmiş hazırlamalı?



Öğrenciler ve yeni mezunlar, özgeçmişlerini hazırlarken genellikle ne yazmaları gerektiğinden emin olamazlar. Ancak eğer özgeçmiş hazırlamanın amacını anlıyorsanız, bu o kadar korkutucu olmamalı. Özgeçmiş, işi almanızı sağlayacak ya da hayat hikayenizi anlatacak bir yazı değildir. Bir özgeçmişin amacı okuyanda ilgi yaratmak ve görüşmeye çağrılmanızı sağlamaktır; ona şu soruyu sordurmalıdır: “Bu aday, şirketime bir değer katabilir mi?”
Eğer özgeçmiş yazınızda bu sorunun cevabını verebiliyorsanız, işverenler sizinle tanışmak isteyecektir. Şirkete katabileceğiniz değeri göstermek için, potansiyel işverenin ne aradığını da bilmeniz gerekiyor.
İnsan Kaynakları uzmanı Louise Fletcher’ın önerilerine göre öncelikle ilginizi çeken ilanlara göz atın. Genellikle istenen özelliklere dikkat edin. Mümkünse bir İnsan Kaynakları uzmanıyla görüşüp işe alırken nelere dikkat ettiklerini öğrenin. İlgilendiğiniz sektörle ilgili yayınları ve gelişmeleri takip edin. Böylece işveren için nelerin önemli olduğunu görüp özgeçmişinizi bu konulara göre yönlendirebilirsiniz.
Birçok öğrenci ya da yeni mezun, ilgi çekici bir özgeçmiş yaratmak için yeterli deneyimlerinin olmamasını bir eksiklik olarak görüyorlar. Ancak fazla endişelenmenize gerek yok. Staj deneyimleriniz, gönüllü çalışmalarınız, okul kulübü çalışmalarında yaptıklarınız gibi geçmiş deneyimlerinizi düşündükçe aslında konuşacak çok şeyiniz olduğunu göreceksiniz. Önemli olan şirkete değer katmanızı sağlayacak özelliklerinizi ve yeteneklerinizi öne çıkarmaktır. Özgeçmişinizde, deneyimleriniz, yetenekleriniz gibi size ait konulara yer verebileceğiniz gibi aşağıdaki başlıklara da dikkat etmelisiniz.          
  • Olumlu kişisel özellikleriniz
  • Teknik ve bilgisayar bilgileriniz
  • İlgilendiğiniz uzmanlıkla ilgili aldığınız kurslar ya da katıldığınız seminerler
  • Eğitim bilgileriniz
  • Kısa dönem ya da staj deneyimleriniz
  • Diğer başarılarınız; dizayn ödülü, yarışmalardaki dereceleriniz gibi…
  • İş deneyimi (ilgilendiğiniz pozisyonla ilgiliyse, ücretsiz çalıştığınız işlere yer verebilirsiniz).
Gözden kaçmaması gereken bir diğer unsursa özgeçmişin dizaynı. Birçoğumuz buna dikkat etmesek de, içeriği kadar bir özgeçmişin dizaynı da çok önemlidir. Araştırmalar gösteriyor ki özgeçmişinizin dikkat çekmek için tam 20 saniyesi var. Özgeçmişinizin dizaynı ve yapısı için kitaplardan ve internetten yararlanabilirsiniz.
Özgeçmişinizi hazırlarken, yazının başında da belirttiğimiz gibi okuyan kişinin amacını göz önüne alın: “Bu aday, şirketime bir değer katabilir mi?” Eğer ilgili yeteneklerinizi, kişisel özelliklerinizi ve başarılarınızı öne çıkarabilirseniz, özgeçmişiniz doğru kapıları açacak, görüşmeye çağrılmanızı sağlayacaktır.

35 Yaşından Sonra ne oluyor?

Çıktığı iş ilanına “35 yaşından küçük” maddesi koyan bayan İK’cımız, o günün 35. doğumgünü olduğunu hatırlıyor. Sonrası kaygılı düşünceler ve biraz alınganlık… Ama siz de korkmayın; mutlu bitiyor hikayemiz…
—Filiz Hanım son iki madde okunmuyor, yardımcı olur musunuz?
Kafamı incelediğim dosyadan kaldırıp stajyerimin umut dolu gözlerine bakıyorum. Heyecanla cevap bekliyor benden, içi öğrenme isteğiyle kıpır kıpır. Elinde tuttuğu ilan metnini gösteriyor bana, el yazımı okuyamamış.

—Tabi ki, diyorum. Sondan ikinci maddeye “35 yaşını aşmamış,” son maddeye de “bayan” yazacaksın.
Stajyerim Ali teşekkür edip arkasını dönüyor. Fakat ben o anda yıllardır söylemeye alışık olduğum bir cümlenin beni yaktığını hissediyorum: 35 yaşını aşmamış. Aynı anda gözüm takvime kayıyor: 15 Ağustos 2008. 35 inci yaş günüm bugün benim! Nasıl da unutmuşum? Kulağıma klavye tıkırtıları geliyor. Stajyerim ekrana kelimeleri giriyor, tık tık tık tık… Ardından “ilan yayınlansın” diyor ve ilan yayınlanıyor. İçim bir hoş oluyor. Yıllarca 35 yaşın üstündeki kişilerin özgeçmişlerini dikkate almayan ben bir anda sarsılıyorum. İşte ben de o garip çizginin gerisinde kaldım şimdi. Dünya hali bu, profesyonel yaşam, ben de yarın bugün işsiz kalabilirim, ben de masanın diğer tarafına oturabilirim. Ama gerçekten de oturabilir miyim? İnsanlar benim yaptığım gibi doğum tarihine bakıp elemezler mi beni? Mutlaka elerler, eleyenlerin sayısı da hiç az olmaz.
Odanın açık kapısından koridordan geçen insanlara bakıyorum. Hepsi şık, hepsi resmi, hepsi 35’in altında. On bir yıldır insan kaynaklarına çalışıyorum, binlerce mülakat yaptım, basit bir hesap yapsam, görüştüğüm adayların yüzde doksanı 35 yaşın altındadır. Peki nerede 35 yaşın üstündeki bu insanlar? Ne yaparlar, ne yerler, ne içerler? İş görüşmesine dahi çağırmadığımız bu insanlar nasıl bir ruh haline girerler?

—Filiz Hanım!
Düşüncelerimden sıyrılıp kafamı masadan kaldırıyorum. Semih Bey, koordinatörümüz, gözleri yuvalarında oynayarak bakıyor bana:
—Filiz Hanım sizden istediğim çalışmayı bugüne yetiştiremeyeceksiniz galiba!
İğneleyici bir söz. Allah Allah böyle tepkiler vermezdi Semih Bey bana.

—Danışmanlardan gelecek raporu bekliyorum, gecikme için kusura bakmayın lütfen.
Odanın içine uzattığı başını bir anda geri çekip gözden kayboluyor Semih Bey. İş dünyasında alışığım böyle kaprislere ama beyefendiden beklemezdim. Ya bakışları? Sanki bana ehemmiyet vermiyormuş gibi. Yoksa 35’imi geçtim diye, başka bir firma beni iş görüşmesine dahi çağırmaz diye mi böyle davranıyor bana? Yok canım…
35 yaş üstündeki kişilerle yaptığım sayılı mülakatlar geliyor gözümün önüne. Şu cümleler hafızamda yeniden canlanıyor: “Tecrübe açısından en olgun çağımızda kenara itiliyoruz… Firmalar ne yapmak istiyor? Bunun sebebi nedir? Neden 37, 38 değil de 35? Kırkımdan sonra bana kenarda oturmam söyleniyor, işverenler de otursa ya… Ucuz iş gücü için mi yapıyorlar acaba? Ülke açısından da kayıp değil mi?” Onlarca itiraz ve çaresizlik… İlk defa bir doğum günümde eğlence planlarından önce endişeleniyorum.
Ali bu sırada başka bir ilanı tarıyor. Yana taralı jöleli saçları ışıkla parlıyor, çabuk çıktı öğrenci görüntüsünden, kolay uyum sağladı çevreye. Sandalyesinde yan dönüp:

—Filiz Hanım, diyor, başvuru filtrelerken nasıl seçiyorduk yaş sınırlamasını?
Bu çocuk da sanki inadına yapıyor. Kızacak gibi oluyorum kızamıyorum.

—Ben sana öğretmiştim başvuru filtrelemeyi, diyorum. Doğum tarihine gelip, üst taraftaki hanede bin dokuz yüz yetmiş üçü seçeceksin.
İçimden de, “Böylece geri kalanlar tarih olacak!” diye ekliyorum.
35’ten sonra işsiz kalmak herkesin korkusu ama bu korkunun şiddeti kişinin mesleki donanımı ile de yakından ilgili. 35’e kadar aile şirketlerinde, rutin görevlerde, uzmanlıktan öte çalışmışların işi gerçekten zor. Böyleleri mülakatlarda da öyle çaresiz oluyor ki. Fakat bir de 35’ten önce oyunu okuyup, kendisine değer katmayan firmalarda çok durmayarak profesyonelleşenler var. İşte böyleleri için tablo biraz daha iç açıcı. Ama yine de ülkemizde hiçbir şeyin garantisi yok.
Şair, “Yaş 35 yolun yarısı eder,” demiş. Herhalde yaşadığı dönemde böyle bir iş dünyası olmadığından böyle söylemiş. Oysaki bugün 35 yolun yarısından çok daha derin anlamlar ifade ediyor. İş dünyası bir yolsa, 35’ten önce doğru şeride geçmek çok önemli. Yaşı 30’a yaklaşıp da iş değiştirme telaşına düşenler az değil. Bu kişilerin büyük çoğunluğu işten ayrılma sebebi olarak 35 yaş korkusunu gösteriyorlar. Daha geçen gün görüştüğüm Ahmet Bey, “Yaşım 30’a geliyor Filiz Hanım,” diyordu, “bu yaşlarda ne yaptım yaptım, yoksa 35’ten sonra iş değiştirmek gibi bir şansım olmayabilir.” 30-35 arası öğrencilikle birlikte uzun bir maratonun son yüz metresi gibi. Atağa kalkan kazanıyor.
Vakit öğlene gelirken ailemden gelen tebriklerle moral buluyorum. İşimi seviyorum, mesleki bilgime de güveniyorum, ancak yine de gelecekten endişelenmeden duramıyorum. İnsanın kalkanlarından birinin düşmesi gibi bir şey bu; gençken, bekârken, çocuksuzken çok daha fazla risk alabilirsin. Ama zamanla hayat şartları bağlar insanın elini kolunu, taş yerinden oynatıldığında ağırlığını kaybedebilir.
Bu düşüncelerle odadan çıkıp koridora geçiyorum. Genç çalışanları görmek neşeden çok korku veriyor bana. Yoksa bu iş dünyasına özgü yeni bir hastalık mı? Ne diyeceğiz bunun adına? 35 yaş kokusu mu yoksa mülakatlara dahi çağrılmama endişesi mi? Hepsi aynı kapıya çıkıyor.
Ofisimizin açık alanına geldiğimde kalabalık hemen gözüme çarpıyor. Sanki herkes aynı anda mola vermiş. Ben yaklaşınca sessizlik artıyor adeta, kalabalığa birkaç adım kala da: “İyi ki doğdun Filiz!” sesleri yüreğimi hoplatıyor. Genci, yaşlısı tüm arkadaşlarım tebrik ediyorlar beni, elimi sıkanlar, yanaklarımdan öpenler, omzumu tapışlayanlar, “Filiz Hanım sizden öğrenecek çok şeyimiz var,” diyenler… Bir ara gözüm kalabalığın arkasında gizlenen pastaya ve pastanın hemen yanında duran koordinatörüm Semih Bey’e takılıyor. Semih Bey az önceki kaprisli halinden uzak, şakayla göz kırpıyor bana. Gülerek eklemeden de yapamıyor:

Kariyerinizde Bu Hataları yapmayın

İş hayatında kariyeri başarıyla yürütmek zorlu bir süreçtir. Bazen yapılan ufak hatalar çok daha başarılı bir kariyer yolculuğunun önünü kesebilir.
İşe ilk girerken söylenen birkaç ufak gözüken yalan ya da daha önce aldığınız maaşla ilgili şişirilmiş rakamlar gerçekler ortaya çıktığında işinizi kaybetmenize kadar varacak sonuçlar yaratabilir.
Bu nedenle kariyer uzmanları iş hayatında başarılı bir kariyer için yapılmaması gereken 6 hatayı şöyle sıralıyor:
Hata 1: Kendinizi vazgeçilmez sanmayın. Kariyer uzmanı Barry Maher’a göre, bir iş yerinde kendinizle fazla övünmek yöneticileriniz ve patronlarınız gözündeki algınızı kötü etkileyebilir. Bunun yerine yaptığınız işlerle öne çıkmaya çalışın. Çünkü zaten bunun sonucunda patronunuz herhangi bir hatanızda yanınızda olacaktır ve sizi kaybetmek istemeyecektir. Kendinizle övünmek yerine yaptığınız işlere güvenin.
Hata 2: Bağlantı kurmak her şey değildir. Kariyer Koçu Caroline Ceniza-Levine hem adaylarda hem de çalışanlarda yapılan en büyük hatalardan birinin, çalışanların sadece bağlantılarına güvenerek iş yapabileceklerine inanmaları olduğunu söylüyor. İş bağlantıları önemlidir. Ancak iş için kurduğunuz bağlantılarla iletişiminizi doğru yönetmeniz gerekir. Sadece kendi işiniz olduğunda iş bağlantılarınızla iletişime geçmeniz karşı tarafta bir süre sonra yanlış bir algı oluşur. Bunun yerine insanlarla iş bağlantısı değil gerçek ilişkiler kurun. Böylece siz de onlar için bir bağlantı olarak algılanmaya başlar ve karşılıklı güven yaratmış olursunuz.
Hata 3: Tecrübenizin yeterli olduğunu düşünmeyin. Bir iş yerinde uzun süre çalışanlar genellikle orada edindikleri bilginin yeterli olduğunu düşünürler. Cheryl E. Palmer, bu hatanın iş yerinde pazarlık gücünün kaybedilmesine neden olabileceğini belirtiyor. Ancak bunun yerine işte bulunduğunuz süre boyunca çeşitli sertifika programlarına katılarak işinizle ilgili güncel bilgileri takip etmeli, onlar hakkında bilgi edinmelisiniz. İş yerinizden eğitim konusunda destek isteyerek de kendinizi sürekli yenileyebilirsiniz. Bu yaklaşım kesinlikle kariyerinizde pazarlık gücünüzü artırabilir.
Hata 4: Fazla mütevazi olmayın. İş yerinde kibir kötüdür ama bunun kadar kötü olan bir diğer davranış da fazla mütevazi olmaktır. Bir görev için “O kadar da büyük başarı değil” ya da “Benim katkım değil ama X kişisinin katkısı daha önemli” gibi konuşmalar bir süre sonra gerçek olarak algılanmaya başlayabilir. Wilkerson Consulting Group kariyer koçu Kim Wilkerson, kendinizi beğenmiş olarak gözükmemek için yapılacak aşırı mütevaziliğin başarıların bilinmemesine neden olabileceğini söylüyor. Bu noktada çalışanın iletişim yeteneğinin çok önemli olduğunu dile getiriyor.
Hata 5: Her şeyi kontrol etmeye çalışmayın. Kariyer yolunda tipik kariyer yollarına takılmak ve bu konuda fazla titiz davranmak bazen başka fırsatları görmenizi engelleyebilir. Kariyer uzmanı Ceniza-Levine özellikle bankacılık ve danışmanlık gibi sektörlerde bu durumun sıkça görüldüğünü anlatıyor. Bu sektörde çalışanların geleneksek olmayan kariyer fırsatlarını görmediğini ve böylece yeni girişim fırsatlarını kaçırabildiğini kaydediyor.
Hata6: Kafanızı kuma gömmeyin. Birçok kişi işinde mutsuzken sadece güvenilir olduğu için işini değiştirmekten çekinir. David Sanford, bu durumun özellikle ekonomisi belirgin olmayan ülkelerde daha çok tercih edildiğine dikkat çekiyor. Ama her şeyin geçeceğini düşünmek bir süre geleceğiniz diğer daha iyi fırsatları görmenizi engelleyebilir. Bu nedenle her zaman ihtiyatlı ancak diğer koşulların farkında olun.

Kimler İşsizlik maaşı alabilir

İşsizlik maaşı nasıl alınır? Kimler işsizlik maaşından faydalanabilir? İşsiz kalanlar hangi durumlarda işsizlik maaşına başvurabilir? Sosyal Güvenlik Uzmanı Mert Nayır, işsizlik maaşı hakkında bilgi veriyor.
İşsizlik maaşı, her çalışanın işsiz kalması halinde güvencesidir. Son dört aylık brüt maaşa göre hesaplanan, 6,8 ve 10 aylık sürelerde kendi imkanlarımız veya İŞKUR tarafından mesleğimize uygun iş bulana kadar geçinmemizi sağlayan ve işsizlik sigortası fonundan karşılanan aylıktır işsizlik maaşı. 2002 yılı Mart ayında kurulan İşsizlik Sigortası Fonu’nun büyüklüğü geçen ay itibarıyla 106 milyar lira büyüklüğe ulaştı. Fona, Mart 2002′den bu yılın sonuna kadar 8 milyon 249 bin 628 kişi başvurdu. Bunlar arasında, fondan yararlanma şartlarını karşılayan 5 milyon 328 bin 571 kişiye 15 yılda toplam 15 milyar 502 milyon 487 bin 525 lira ödeme yapıldı.
Bu yılın Ocak ayında 158 bin 46, Şubat ayında 109 bin 237 kişinin müracaat ettiği fona, Mart ayında 110 bin 517 kişi başvurdu. Fondan geçen ay 490 bin 318 kişiye toplam 387 milyon 770 bin 334 lira ödendi. Peki, hangi hallerde işsizlik maaşına hak kazanılır, nasıl hesaplanır ve hangi şartlar altında kesilir sorularına cevap arayalım.

Kimler işsizlik maaşından yararlanabilir?

Kendi istek ve kusuru dışında işini kaybedenler bu maaştan yararlanabilir. Buna göre, hizmet akdinin feshinden önceki son 120 gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olmak kaydıyla son üç yıl içinde en az 600 gün süre ile işsizlik sigortası primi ödemiş olmak ve hizmet akdinin feshinden sonraki 30 gün içinde İŞKUR birimine doğrudan veya elektronik ortamda (www.iskur.gov.tr) başvurarak iş almaya hazır olduğunu bildirmek koşuluyla işsizlik sigortası hizmetlerinden yararlandırılmaktadır. Mücbir sebepler dışında 30 gün içerisinde başvurulmaması halinde, başvuruda gecikilen süre, toplam hak sahipliği süresinden düşülmekte.
Hizmet akitleri 4447/51 inci madde kapsamında sona eren sigortalı işsizlerin, hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün içinde, hizmet akdi devam etmekle birlikte; hastalık, ücretsiz izin, disiplin cezası, gözaltına alınma, hükümlülükle sonuçlanmayan tutukluluk hali, kısmi istihdam, grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, ekonomik kriz, doğal afet, nedenleriyle işyerinde faaliyetin durdurulması veya işe ara verilmesi halinde, son 120 günün hesabında prim yatırılmayan bu süreler kesinti sayılmamaktadır.

İşsizlik maaşı nasıl hesaplanıyor?

Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde kırkı olarak hesaplanıyor. Bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde seksenini geçememektedir.
Aşağıda 2017 yılı için aylık işsizlik ödeneği hesabı yer alıyor.
Örnek maaş hesaplama:
Brüt Aralık Ayı Maaşı : 1.800 TL
Brüt Ocak Ayı Maaşı : 1.900 TL
Brüt Şubat Ayı Maaşı : 1.950 TL
Brüt Mart Ayı Maaşı : 2.000 TL
Son 4 Aylık Brüt Maaş Toplamı: 7.650 TL ediyor.
7.650 ÷ 4 = ( 1.912,50 TL) Aylık ortalama elde ediliyor.
1.912,50 TL %40 = 765 TL
765 TL % D.V. = 760,49 TL

İşsizlik maaşı iş akdinin feshinden önceki son üç yıl içinde;
- 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 180 gün(6 ay)
- 900 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 240 gün (8 ay)
- 1080 gün ve fazlası sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 300 gün (10 ay)

Yukarıda belirtilen süreleri tamamlamanız halinde işsizlik maaşınız otomatik olarak kesilecektir. Yukarıda belirtilen sürelerde, İŞKUR aracılığı ile ya da kendi imkanlarınızla iş bulmanız halinde işsizlik ödeneğiniz durdurulur. İŞKUR, işsizlik ödeneği aldığınız süreler boyunca sizin mesleğinize, ikametinize ve sağlığınıza uygun işler bulmakla ve sizde o işyerleri ile görüşmekle yükümlüsünüzdür.
İŞKUR, size uygun işi bulur da siz reddederseniz işsizlik maaşınızı da reddetmiş olursunuz. Yani personel müdürü iseniz ve size önerilen iş pozisyonuyla ilgili tüm koşullar uyumlu ise belirtilen işi kabul etmemeniz halinde işsizlik maaşınız kesilir. Ancak İŞKUR personelleri bazı zamanlarda hatalı işlemler sonucunda da işsizlik maaşınızı durdurabiliyor. Bu konularda gelen şikâyetler de var. Örneğin bilgisayar programcısına temizlik işi sunulması gibi. Bilgisayar programcısı kendisine sunula bu işi kabul etmediğinde işsizlik ödeneğini kesiliyor. Böyle bir durumun yaşanması halinde İŞKUR’a veya BİMER’e itiraz ederek yeniden işsizlik maaşınızı bağlatabilirsiniz.

İstifa edene işsizlik maaşı veriliyor mu?

İŞKUR’a kayıtlı yaklaşık 4 milyon işsiz bulunuyor. 4 milyon işsizin yanında 7-8 milyon civarında da istihdam açığı mevcut. Yani 7-8 milyon işte çalışacak kişi bulunamıyor. Hükümetin istihdamı artırmaya yönelik işverenlere yapmış olduğu teşvik paketleri son üç aylık döneme baktığımızda oldukça başarılı işliyor. Ancak elmayla armudu birbirine karıştıranlar çalışanların da akıllarını karıştırmaktan öteye gitmiyor. Birçok yayın organında “İstifa edene işsizlik maaşı” haberleri yer aldı. Elindeki işsiz sayısını düşürmeye var gücüyle çalışan İŞKUR’un, istifa edene de işsizlik maaşı ödeyeceği tam bir hayal ürünü.